Kural koymak iyidir. Başkaları bize kural koymadan…

Herhangi bir sahil şeridinin uzunluğunu ölçmek imkansızdır. Kullandığınız ölçü birimi ne kadar küçülürse sahilin uzunluğu o kadar artar. Buna “Sahil Şeridi Paradoksu” denir. Yani, bir ülkenin sahil şeridi uzunluğu, kullanılan yönteme, ölçeğe ve cetvele göre değişebilir.

Bir markanın yıllar içinde kat ettiği yol, nereden nereye geldiği, başarısı, aldığı ödüller, devamlılığı… Nasıl ölçülür?

Cetvel kelimesi dilimize Arapçadan girmiş. İngilizcesi ise “ruler”

Sözcüğün kökeni “rule” yani kural koymak…

Peki ya markalar? Markaların da kendi koydukları kuralları yok mu?

Olmaz mı?

İş markalara gelince onların amaçları, vizyonları, değerleri ile örtüşen kuralları illa ki var ve o markanın ölçeği, koyduğu kurallara ne kadar uyduğunda saklı.

Cetveller neden 0’dan başlar?

Hiç merak ettiniz mi, acaba cetveller neden 0’dan başlar?                  

Yanıtı kolaydır aslında; ölçeğinizi kullanırken sıfırdan başlarsanız kesinlikle doğru bir ölçüm yapabilirsiniz.

Bizim de bir cetvelimiz, olmazsa olmaz ölçülerimiz var…

Sıfırdan başladık.

Cetvelimizin 0 çizgisinde “cesaret” yazıyor.

Cesur insanlar, anlamlı bir hayat için korkusuzca ses verenlerdir.

Ne zaman cesur bir adım atmamız gerekse Roosevelt’in şu sözünü hatırlarız: “Cesaret, korkunun olmaması değil başka bir şeyin korkudan daha önemli olduğunun fark edilmesidir.“ Bu ölçeğimiz, daha yolun başında korkuya geçit vermemek için…

Yıl 1983…

Mühendis Abdurrahman Şengel, yöneticilik yaptığı işinden ayrılıp cesur bir karar vererek her şeye sıfırdan başladı ve  Gentek’in temellerini attı.

Cetvelimizin 1 çizgisinde “ dürüstlük” yazıyor.

Gentek olarak sunduğumuz çözümlerin kaliteli olmasına her zaman dikkat ettik. Bu ölçeğimiz ile kurucumuzun yola çıkarken söylediği: “Ailenizden biri, bir gün bu cihazlarla ameliyata girecek gibi düşünün ve öyle davranın.” cümlesini olmazsa olmazımız yaptık.

Cetvelimizin 2 çizgisinde “doğruluk” yazıyor.

“Büyüklerin deyimi ile ince eleyip, sık dokumaya çalışıyoruz…”

Z.Lale Özpekel Beşevli

Genel Müdür

Genel Müdürümüzün de söylediği gibi, her ne yaparsak ince eleyip, sık dokuyarak, en doğrusunu bulup, yapmayı prensip edindik.

Bu ölçeğimiz sayesinde sağlık sektörünün profesyonellerine en iyi hizmeti sunabilmek ve yaptığımız işte dört dörtlük olabilmek için tamamen tek bir konuya odaklandık.

Bu ilke, bizim için kurumsal bir davranış haline geldi.

Cetvelimizin 3 çizgisine “kıymet bilmeyi” koyduk.

Zamanın, çalışmanın, elimizden tutanın, yanımızda olanın, kalbimize girenin, emek harcayanın değerini bilmek. Bu ne zor bir meziyet… Bu ölçeği duyanlarla rastlaşmak ise ne büyük ayrıcalık!

1983 yılında faaliyetlerimize başlarken 3 kişiydik. Ankara, İstanbul, İzmir’de bulunan çalışma arkadaşlarımız ve ülke çapında iş birliği yaptığımız iş ortaklarımız ile birlikte bugün, kocaman bir aileyiz.

Cetvelimizin 4 çizgisinde “çalışkanlık” yazıyor.

Jules Payot, İradenin Terbiyesi’nde tembel insanlara “kendi kendilerinin celladı” der.

Gentek’i ve kendimizi farklılaştırmak, geliştirmek ve temsilcisi olduğumuz global markalarla ürün çeşitliliğimizi artırıp yeniliklere odaklanmak… Kısaca çok çalışmak ölçeğimiz oldu.

1985 yılından beri KARL STORZ firmasının Türkiye’temsilciğini yürütüyoruz. Daha sonraki yıllarda ürün sepetimize KARL STORZ’un kardeş firması olan ESWL, ESWT cihazları üreten STORZ MEDICAL, travma cerrahisinde özellikli ürünleri olan ve İsviçre kökenli MEDARTIS firmaları katıldı. Bunları takiben LED ameliyat lambalarını ilk piyasaya sunan ve ameliyat lambası, masası ve pendant konusunda yüksek kalitesi ve teknolojisi ile bilinen Almanya kökenli TRUMPF ile başlayan işbirliğimiz, KARL STORZ firmasının entegre ameliyathane çözümleri ile birleşince, anahtar teslimi ameliyathane projelerinde sunabileceğimiz hizmetlerin çeşitliliği ve kalitesi, hedeflediğimiz standarda ulaşmış oldu. En son ürün sepetimize, cerrahi sarf malzeme konusunda dünya liderlerinden olan COOK MEDICAL’in   Ürolojik ve Yoğun Bakım/Anestezi grupları katıldı. 

Cetvelimizin 5 çizgisinde “yetkinlik” yazıyor.

Bilgi ve yeteneği deneyimle harmanlayıp, çözüm ürettiğimiz bir yetkinlik…

Sunduğumuz hizmetin üç aşaması var: Öncelikle sağlık profesyoneli kişi ve kurumların, daha iyi daha kaliteli ve daha doğru bütçelendirilmiş hizmet sunabilmesi için onlarla birlikte ihtiyaç tespiti yapıp, önerilerimizi sunuyoruz. Satış, bundan sonra geliyor. En son aşama ise teknik destek. Satış sonrası desteğin, özellikle kullanıcılar için satıştan, satılan üründen çok daha önemli ve değerli olduğuna inanıyoruz. Bu birimimizi özellikle Türkiye’de temsilciliklerini yürüttüğümüz imalatçı firmalarımızın standartlarında yapılandırdık. Satılan ürünlerin taşıdığı kalite standartlarına uygun işlem yaparak, o standartların imalat şartları dışında sağlanamadığı durumlarda ise imalatçı firmalardan destek alarak kullanıcı memnuniyetini daha da önemlisi hasta ve kullanıcı güvenliğini en üst düzeyde sağlamaya çalışıyoruz.

Cetvelimizin 6 çizgisinde “huzur” yazıyor.

Her sabah evden çıkıp eve gitmek…

Gentek’li olmanın bizim cetvelimizde ölçeği “huzur” da karşılık buluyor.

Ofislerimiz, evlerimizden sonra en çok zaman geçirdiğimiz mekanlar…

12 Mayıs 1983… İlk ofisimiz, Kızılay’da Şehit Adem Yavuz Sokak’taydı. Ardından yine aynı sokakta başka bir bina, bizlere ev sahipliği yaptı. Eylül 2003 yılında Ahmet Haşim Caddesi’nde taşındığımız binamıza ise 17 yıl boyunca her sabah, evden çıkıp eve gider gibi gittik.

Geçtiğimiz yılın Kasım ayında taşındığımız yeni genel müdürlük binamız, tıp biliminin serüvenine ev sahipliği yapıyor.

Genel müdürlük binamızın  ana teması “Yolculuk”

Yeni binamızın inşaatı devam ederken bol bol şiir, hikaye okuduk. Tarihte iz bırakmış kişilerin sözlerine kulak verdik. Mitlerden, özellikle tıp tarihinde bahsi geçen mitolojik kahramanlardan esinlendik.

En iyi bildiğimizse, Gentek’in kurulduğu günden bu yana katettiği yoldu.

Ve şimdi yolculuğumuz burada devam ediyor…

Yeni Genel Müdürlük  binamızda misafirlerimizi ve çalışanlarımızı, tıp kitaplarında, hastanelerde ve sağlık profesyonelleri ile yaptıkları sohbetlerde görüp işittikleri ve günümüzde de kullanılan tıp terimleri ve hastalık isimlerinin söylencelerde, hikayelerde nasıl geçtiğini gösteren mitolojik bir yolculuğa çıkaralım istedik.

Tıpta kullanılan bazı terim ve deyimler ile kahramanların yaşam öyküleri burada dile geldi.

Salon Atlas, Salon Bergama, Denizatı, İris, Galen, Hipokrat, Anka…

Böyle ortaya çıktı toplantı salonlarımızın isimleri…

– Hipnoz Odası’ndayız.

– Misafiriniz Morfin Odası’nda sizi bekliyor.

– Hijyen’e kahve rica edebilir miyiz?

Misafirlerimizle yapılacak görüşme ve toplantılar için hazırladığımız toplantı odalarının mitlerde ve günümüzde geçen tıp terimlerinden seçtiğimiz isimlerinin, ziyaretçilerimizin yüzünde hoş bir gülümseme yaratmasını ve hep akıllarında kalmasını istedik.

Sosyal alanlarımızı ve tüm satış pazarlama ekibimizin hayalini kurduğu konferans salonumuzu bodrum katlara yerleştirdik. Gentek olarak temsilciliğini yürüttüğümüz markaların ürünlerinin yer aldığı ameliyathane alanımızda, farklı istasyonlarda eğitimler verebiliyor; yaklaşık 200 kişilik konferans salonumuzda bu eğitimleri izleyebiliyoruz. Konferans salonumuz sahnesi, ses ve görüntü sistemleri ile büyük toplantı, etkinlik ve organizasyonlara ev sahipliği yapabilecek teknik yapı ve donanıma sahip. Ayrıca kurum kültürümüzle örtüşen kültür-sanat etkinliklerine ev sahipliği yapabileceğimiz bir fuaye ve sergi alanımız var.

Binamızın hayatımızı kolaylaştıran pek çok özelliği var ve bunları yaparken doğaya saygı ve enerji tasarrufu sağlamak ana amacımız oldu.

Konfor, işlevsellik, dinamizm en çok da “huzur”… Gerek İstanbul ve İzmir’de bulunan bölge müdürlük gerekse Ankara’da bulunan genel müdürlük binamızda her ayrıntıyı düşünmeye çalıştık.

Cetvelimizin 7 çizgisine “yenilikçi olmayı” koyduk.

Anahtar teslim çözümler sunarken ölçeğimiz yenilik oluyor.

Sahip olduğumuz ürün gurupları ve bünyemize kattığımız tamamlayıcı yeni ürünler ile başta ameliyathaneler olmak üzere hastanelerin her alanda ortaya çıkabilecek ihtiyaçlarına kaliteli, yüksek verimlilikte, yenilikçi ve uzun süreli çözümler sunmak için çalışıyoruz. Anahtar teslim ameliyathane çözümlerimiz ile tasarım aşamasından en uygun sistem seçimine, inşaat sürecinden ameliyathanede yapılacak ilk ameliyata kadar olan tüm uygulamaları sunuyoruz. 

Cetvelimizin 8 çizgisinde “paylaşmak” yazıyor.

Olanı, ihtiyacı olanla, olduğu gibi, usulca paylaşmak… Bu ölçeğimiz sayesinde yarınlarımızın mirasçısı çocuklarımızla “biz” olduk.

Ülkemizin en önemli temel taşlarından biri eğitim ve yarınlarımız, çocuklarımıza emanet. Bu nedenle de gerçekleştirdiğimiz sosyal sorumluluk projelerimizde eğitime öncelik veriyoruz.

Ankara’da, kurucumuz Abdurrahman Şengel’ in adını taşıyan bir orta öğretim okulumuz var. Bu okulumuzu gurur ve onurla desteklemeye çalışıyoruz. Bunun yanısıra Keçiören Anadolu Teknik Lisesi, Teknik Lise ve Endüstri Meslek Lisesi – Biyomedikal Cihaz Teknolojileri Alanı Renövasyonunu gerçekleştirip, öğrenci ve öğretmenlerimizin hizmetine sunduk.

Bizleri en çok heyecanlandıran, duygulandıran projemiz ise Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ve ilk olan Keçiören Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi’ne verdiğimiz destek. Çünkü ülkemizde maalesef engelli çocuklarımızın faydalanabileceği eğitim merkezi sayısı yok denecek kadar az. Çorbada az da olsa tuzumuz olduğu için mutluyuz.

Cetvelimizin 9 çizgisine “saygıyı” koyduk.

“Ben yaşama can atan başka hayatların arasında yaşamak isteyen bir hayatım.” der, 1952’de Nobel Barış Ödülü’nü alan ve 33.000 $ ‘lık ödülünü, Lambarene’de bir cüzzam hastanesi inşa etmek için harcayan Dr. Albert Schweitzer.

Ölçeğimizde “saygı”, tüm canlıların yaşamına saygı olarak yer eder.

Cetvelimizin 10 çizgisinde “umut” yazıyor.

Karşılaştığımız zorlukların üstesinden gelirken saydığımız tüm ölçeklerden vazgeçmeyelim ve elimizden gelenin en iyisini yaparak yolumuza devam edebilelim diye…

Tıpkı minik sinek kuşunun hikyesinde olduğu gibi.

“Günlerin birinde, dev bir ormanda büyük bir yangın çıkmış. Ormandaki bütün hayvanlar kaçışıp, uzak bir mesafeden yangını izlemeye başlamışlar. Kendilerini tükenmiş, çaresiz ve güçsüz hissediyorlarmış. Küçücük bir sinek kuşu hariç. Sinek kuşu, “Bu yangını söndürmek için bir şeyler yapmalıyım.” demiş ve yakındaki dereye gidip, gagasına alabildiği kadar su alıp ormana kadar uçup, yanan ağaçların üzerine bırakmış. Olabildiğince hızlı bir şekilde bir aşağı bir yukarı uçup, damlaları yangının üzerine bırakıyormuş. O sırada diğer bütün hayvanlar çaresiz bir şekilde yangını seyrediyormuş. Aralarında kocaman hortumuyla çok daha fazla su taşıyabilecek bir fil bile varmış.

Sinek kuşuna sormuşlar: “Ne yapabileceğini sanıyorsun ki? Sen küçük bir kuşsun, bu yangın ise dev gibi. Senin kanatların ve gagan minicik. Her seferinde ancak bir damla su taşıyabilirsin…” Onlar, cesaretini kıracak sözler söylemeye devam ederken, sinek kuşu hiç vakit kaybetmeden uçmaya ve yangını söndürmeye çalışmış. O sırada da diğer hayvanlara dönüp, şöyle seslenmiş: Yapabileceğimin en iyisini yapıyorum.”

Sinek kuşu tek başına yangını söndürebilmiş mi? Hayır. Onu gören ve uzaktan yangını seyreden tüm hayvanlar onun azmini, kararlılığını görünce “Bu orman bizim, biz de sana yardım edeceğiz” diyip, başlamışlar yanan ormana su taşımaya… Birlikte yapabileceklerinin en iyisini yapıp, yangını söndürmüşler… “